4 Nisan 2012 Çarşamba

Sivil mimarinin eşsiz örnekleri: Adana Evleri
Bugün daha çok Tepebağ ve Kayalıbağ mahallerinde ayakta kalabilmiş olan geleneksel Adana evleri, Adana'nın tarihi kent kimliğinin en önemli parçalarından birini oluşturmaktadır.
Sivil mimarinin eşsiz örnekleri: Adana Evleri
Adana nüfus yapısında çoğunluğu oluşturan Türkmen ve Yörüklerin 19. yüzyıl ortalarına kadar konar-göçer olarak yaşamaları ve Seyhan nehri kenarındaki yapıların taşkınlarla sürekli yıkılması ve yeniden yapılması nedeniyle Adana kent mimarisi bu dönemlere kadar fazla gelişememiştir.

Genellikle tek katlı ve kerpiçten evlerin olduğu şehir, Seyhan nehrinin ıslahı, bölgedeki pamuk üretiminin gelişmesi ve beraberindeki sanayileşme sayesinde hızla gelişme sürecine girmiş, Adana’da ekonomik yapının gelişmesine paralel olarak mimari de etkilenmiştir.

Kerpiç evlerin yerlerini daha dayanıklı ve görkemli kagir ve karkas sistemli 2-3 katlı evler almıştır. “Geleneksel Adana Evleri” veya “Tepebağ Evleri" olarak adlandırılan bir yapı tarzı oluşmaya başlamıştır.
Sivil mimarinin eşsiz örnekleri: Adana Evleri
Adana geleneksel konutları, yığma ve ahşap karkas sistemde inşa edilmiştir. Çevre illerdeki yoğun taş kullanımına karşın, Adana'daki sivil mimarlık örneklerinin tuğla olarak inşa edildiği görülmektedir. Adana'da, geleneksel konut mimarisinin genelde sıcak ve nemli güney ikliminin etkisi altında gelişmiş olduğu gözlemlenmektedir. Geleneksel konutlarda kalın duvarlı az pencereli, taşlık ve iç avlunun yer aldığı zemin kat uygulamaları ile sıra pencereli, çıkmalarla zenginleştirilmiş üst katlar, düz toprak damlar ve saçaklar, iklimsel koşullara yanıt veren mimari öğeler olarak ortaya çıkmaktadır.

Kentin tarihi merkezinde geleneksel konutlar, dar ve kıvrımlı sokaklar üzerinde, oldukça küçük parsellere, bitişik nizamda inşa edilmiştir. Bu konutların yan yana gelmesi ile oluşan kentsel dokuda sokak genişliklerinin sürekli farklılaştığı ve çıkmaz sokakların önemli bir yer tuttuğu görülmektedir.
19. yüzyıl sonu ve 20 yüzyıl başlarında Seyhan Nehri kıyısında inşa edilmiş konaklar ile Ulucami Mahallesi'ndeki anıtsal sivil mimarlık örnekleri geleneksel konut mimarisinin özenli ve seçkin örneklerini oluşturmaktadır. Bu yapılar, çatılarındaki esinti ve manzaraya açık cihannümaları ile 4 kata varan yükseklikleriyle Tepebağ ve Sarıyakup Mahallesi'ndeki 1-2 katlı mütevazi konutlardan mimari biçimlenişleri, sokak-yapı ve avlu-parsel ilişkileri, parsel büyüklüğü ve kullanımı, çatı biçimlenişleri ile belirgin biçimde farklılaşırlar. Yüksekliğin artmasının yanı sıra bu yapılarda zemin katlarda da dışa açılmaların yapıldığı, parsellerin büyüdüğü ve avlu kullanımının kaldırılarak parsellerin tümüne yapıların oturtulduğu görülmektedir.
Kayalıbağ'da, Seyhan Nehri kıyısında yer alan sıra konaklar, Adana geleneksel konut mimarisinin en nitelikli örneklerini oluşturmaktadır. Bu konaklar aynı zamanda kentte tescili yapılan ilk sivil mimarlık örnekleri arasında yer almaktadır. Bu konaklardan, "Hacı Yunuszade Mehmed Efendi Konağı" ve güney uçta yer alan ve orta holü çatıdaki sekizgen aydınlık feneri ile ışık alan "Bosnalı Salih Efendi Konağı" ayrı bir önem taşımaktadır.

Sıra konakların hemen kuzeybatısında yer alan, ve yine görkemli bir örnek olan Suphi Paşa Konağı da 1976'dan bu yana Atatürk Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yapı 1998 Adana Depremi sonrasında kapsamlı bir onarım geçirmiştir.

Kentteki farklı din ve kültürlerin etkileşimi de konut mimarisinde çeşitlilik ortaya çıkarmıştır. Farklılaşmalar özellikle azınlık gruplara ait konutlar ile Müslüman yerli halkın konutları arasındadır. Kuruköprü, Hanedan, İstiklal ve Döşeme Mahallesi gibi daha batıdaki alanlar ile Türkocağı Mahallesi'nde geleneksel nitelikler gösteren konutların yanı sıra, azınlık kültürüne bağlı olarak biçimlenmiş örneklere de rastlanmaktadır. Bu kapsamda, Adana geleneksel konutları için hazırlanan cephe ve plan topolojilerinde de bu farklılıkları izlemek mümkündür.
YAPILARIN ÇEVREYLE İLİŞKİSİ

Konutlar genelde serin esen rüzgarları alabilecek biçimde konumlandırılmıştır. Yapılar parsellerin sokak cephesine yerleştirilirken, arka bölümde de bir avlunun oluşturulduğu görülmektedir. Her yönden bir duvar veya yapı ile çevrili olan ve yeşil öğelerin pek fazla bulunmadığı bu gölgeli, küçük iç avlulara yaşama mekanlarının yönlendirilmesi ile her konutta kendine özgü açık, yarı açık ve kapalı hacimler ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra ise avlulu örneklerin yerini parselin tümüne yapının oturtulduğu örnekler aldığından giriş doğrudan binanın içine verilmiştir.
Sivil mimarinin eşsiz örnekleri: Adana Evleri
MEKAN KURGUSU

Tek katlı örneklerine az rastlanan Adana geleneksel konutları genelde iki katlı olarak ele alınmıştır. Bunun yanı sıra giriş katı, ara kat ve üst kat düzeninde oluşturulmuş iki buçuk ve üç katlı örneklere de sıkça rastlanmaktadır. Giriş katı, ara kat ve üst kat düzenine sahip olan bu konutlarda giriş genelde taşlıktan verilmiştir. Ancak konutun avlusunun sokak cephesinde yer aldığı ve girişin buradan verildiği örneklerle de karşılaşılmaktadır. Giriş katlarında öncelikle iki kat yüksekliğinde tutulmuş olan taşlığa ve buradan da avluya ve üst kata çıkan merdivene ulaşılır. Bu katta ayrıca depo, kiler ve benzeri servis mekanları da yer alır. Üst kata çıkan merdivenle ulaşılan ve zemin kattaki servis mekanlarının üzerinde inşa edilen ara katlar ise, basık tavanlı, kalın duvarlar üzerindeki küçük pencereli mekanları ile kışlık kat niteliği taşır. Burada, içinde ocağı bulunan mutfağın yer alması da tipik bir uygulamadır. Ara katı bulunmayan konutlarda ise mutfak, sofanın veya avlunun bir köşesinde oluşturulmuştur.

Geleneksel konutlarda, ana yaşama katını oluşturan üst kattaki mekan kurgusunda, Anadolu'daki pek çok yerleşmede olduğu gibi "dış sofalı" ve "iç sofalı" plan şemaları çeşitli biçimlerde kullanılmıştır.

Sofanın niteliği ve konumunun değişimi ile farklı plan şemaları ortaya çıkmıştır. Dış sofalı plan tipinde odalar genelde güney yönünde oluşturulan sofanın iki ya da üç yönünü açıkta bırakacak şekilde, sofaya ve sokağa cepheli olarak konumlandırılmıştır.

İnce, uzun bir biçimde oluşturulan ve iki yandan odalarla çevrili iç sofalar ise ihtiyaca göre yan sofa, merdiven sofası veya eyvanlarla zenginleştirilmiştir, iç sofalı konutların ön cephelerinin ise genelde güneye yönlendirilmeye çalışıldığı gözlenmektedir.
Çukurova`nın ihtişamlı abideleri: Kaleler
Çukurova baştan aşağı günümüze ulaşan 40’ tan fazla kale ile korunmaya çalışılmıştır. Dünya üzerinde kalelerle bu kadar sıkı korunmaya çalışılan başka bir toprak parçası daha herhalde yoktur. Bugün bazıları neredeyse tamamıyla zamana meydan okuyarak dimdik duran ve her biri özgürlük anıtı niteliğindeki kaleler Çukurova’nın yüzyıllarca başlıca simgeleri olmuşlardır.
Çukurova`nın ihtişamlı abideleri: Kaleler
Adana Kalesi
Adana Kalesi'nin, Adana'nın Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleri mevkiinde kurulmuş olduğu bilinmektedir. Kaleden günümüze bu mahallerde yer alan bir iki duvar kalıntısından başka bir şey kalmamıştır. Yapılan incelemeler, Adana Kalesi'nin Geç Roma devrine ait olduğunu ortaya koymaktadır. Devamı >>
Mutlaka gezilmeli: Anavarza Kalesi
Ceyhan - Kozan karayolundan da görünen Anavarza Kalesi'ne, karayolunun 28. km.sinde yer alan Ayşe Hoca köyü içinden 4 kilometre doğuya gidilerek geçmiş yıllarda adı Anavarza köyü olan, şimdiki adı ile Dilekkaya Köyü'ne varılarak ulaşılır. Anavarza Kalesi ve üzerinde yer aldığı kaya kütlesi Ceyhan-Kozan yolundan da görünmektedir. Anvarza antik kentinin bir çok bölümünde kale ve surlar ayaktadır. Devamı >>
Çukurova`nın ihtişamlı abideleri: Kaleler
Karasis Kalesi
Karasis Kalesi'nin Seleukos devrinde inşa ettirilmiş olabileceği düşünülmektedir. Kalenin yaptırılmasındaki en önemli sebep de, Seleukos Nikator'un MÖ 294'te Doğu Kilikya'yı tamamen kontrolü altına almasından sonra, imparatorluğunun merkezi olan Suriye'ye kuzeyden gelebilecek tehlikeleri önlemek üzere, Kapadokya'dan Kilikya'ya giden yol üzerindeki bu geçidi kontrol etmek istemesidir. Devamı >>
Kozan Kalesi
Kalkerden meydana gelen oldukça dik bir tepe üzerinde bulunan kale, Kozan ilçesinin tam ortasında ve bulunduğu coğrafyaya hakim bir konumdadır. Anavarza'ya 36 km. uzaklıkta olan Kozan Kalesi, Çukurova’yı çevreleyen Dağ Kaleleri zincirinin dördüncü halkasını teşkil eder. Fransız işgali sırasında Fransızların kaleye toplar yerleştirdikleri ve bugün Tufanlı köyünü ateşe tutarak Türk kuvvetlerine zarar verdikleri anlatılmaktadır. Devamı >>
Meydan Kalesi
Meydan Kalesi büyük dağ silsileleri tarafından yüzük şeklinde kuşatılmıştır. Kale burçlarının bir tanesi yarımay şeklinde öne çıkmaktadır. Surların bazı bölümleri yıkık durumdadır. Güneybatısında iki tane gizli odacık bulunmaktadır, kalenin en dıştaki kısmı dörtgen taşlardan örülmüştür. Kıyı kısımlarının bir bölümü yıkılmıştır. Yapılışı yaklaşık 12-13.yy dönemlerinin sonlarında gerçekleşmiştir. Devamı >>
Yılanlı Kale
Ortaçağda yapıldığı kabul edilen kalenin Haçlılar zamanında da yapıldığı düşünülmektedir. Halen heybet ve sağlamlığını kaybetmeyen kalenin bazı kalıntılara bakarak antik bir şehrin harabeleri üzerine yapıldığı ileri sürülmektedir. Dıştan 700 metre kadar çevresi olan kale ikişer katlı 8 yuvarlak burçla tahkim edilmiştir. Devamı >>
Diğer Kaleler
Çukurova baştan aşağı günümüze ulaşan 40’ tan fazla kale ile korunmaya çalışılmıştır. Dünya üzerinde kalelerle bu kadar sıkı korunmaya çalışılan başka bir toprak parçası daha herhalde yoktur. Bugün bazıları neredeyse tamamıyla zamana meydan okuyarak dimdik duran ve her biri özgürlük anıtı niteliğindeki kaleler Çukurova’nın yüzyıllarca başlıca simgeleri olmuşlardır

28 Mart 2012 Çarşamba

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TANITIM FİLMİ


ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FOTOĞRAFLARI






ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

                                                   ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Çukurova Üniversitesi, 14 Fakülte, 4 Yüksekokul, 13 Meslek Yüksekokulu, 1 Devlet Konservatuvarı, 3 Enstitü ve 25 Araştırma ve Uygulama Merkezi ile ülkemizin gelişmiş üniversiteleri arasında yer almaktadır. Öğretime ve araştırmaya verdiği önemle, kütüphaneleri ve laboratuvarlarıyla ülkemize nitelikli bireyler kazandırmayı amaç edinmiş olan Çukurova Üniversitesi, Adana şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta Seyhan Baraj Gölü kıyısında yeşillikler içerisindeki kampusünde eğitim-öğretim yapmaktadır.


Ç.Ü. Balcalı Kampüsü

Çukurova Üniversitesi'nde 1900 akademik personel, 37501'i lisans, ön lisans ve 4099'ün üzerinde yüksek lisans, doktora olmak üzere yaklaşık 41600 öğrencinin eğitim ve öğretiminde görev yapmaktadır. (Eylül 2011)

Balcalı Kampusu, öğrencilerin ve çalışanların her türlü gereksinimlerini karşılayabilecekleri tesislerle donatılmıştır. Kampusta; bölgenin en önemli hastane kompleksinin yanı sıra, mediko sosyal ünitesi, lojmanlar, sosyal tesisler, konuk evleri, her türlü sporun yapılabildiği salonlar ve sahalar, anaokulu, market, öğrenciler ile çalışanlara öğle yemeği sunulan kafeteryalar, kafeler, büfeler ve kantinler, posta ve telefon hizmeti veren birimler, banka şubeleri, modern makinelerle donatılmış bir basımevi ve merkezi kütüphane bulunmaktadır.

Üniversitemiz Kütüphanesi, modern kütüphanecilik anlayışına uygun olarak 12 bin metrekare kapalı alanda hizmet vermekte olup, 800 okuyucu kapasitesine sahiptir. Kütüphane koleksiyonunda 145 bin cilt kitap, 100 bin cilt dolayında süreli yayın, 2 bini Araştırma Fonu’nca desteklenen, toplam 6 bin tez, 200 el yazması, 800 eski harf eser ve 1.450 Akademik Aşama Dosyası yer almaktadır. Kütüphane, bilgi tarama hizmetleri için 20 PC ve CD-ROM veri tabanına sahiptir. Ayrıca elektronik ortamda, çeşitli konularda yurt içi ve yurt dışı veri tabanlarıyla 25 bin tam metin dergiye erişim sağlanmaktadır. Avrupa Birliği Dokümantasyon Merkezi olarak da faaliyet gösteren kütüphane, internet ağına bağlı olup, bu olanak tüm çalışanların ve öğrencilerin kullanımına açık tutulmaktadır. Kütüphanede, hafta içinde 08.15-18.45, Cumartesi ve Pazar günleri ise 10.00-16.00 saatleri arasında hizmet verilmektedir. Kütüphaneden, üniversitemiz öğrencilerinin 1 ay süreyle 5 ödünç kitap alabilme olanağı bulunmaktadır.

Öğrencilerin yararlanmaları amacıyla kurulan ve teknolojinin son ürünü bilgisayarlardan oluşan laboratuarlar, Çukurova Üniversitesi’nin ayrıcalıklarından biridir. Fakülte ve yüksek okullarımızda kişisel bilgisayarlardan oluşan internete bağlı laboratuarlar, gece geç saatlere kadar öğrencilerin hizmetine açık tutulmaktadır. Ayrıca, tüm öğretim kurumlarının bölümlerinde bilgisayar tabanlı, mesleki ders amaçlı, internet bağlantılı uygulama laboratuarı bulunmaktadır. Kampusta, öğretim kurumları 24 kilometre uzunlukta fiberoptik ağ omurgasıyla birbirine bağlıdır. Üniversitemizde, tüm bilgisayar programları lisanslı olup, yeni sürümler düzenli olarak öğretim üyelerimiz ve öğrencilerin hizmetine sunulmaktadır. Üniversitemizde öğrencilere ilk yıldan başlamak üzere, Enformatik Laboratuarı’nda zorunlu bilgisayar temel eğitimi de verilmektedir.

Üniversitemizde, öğrencilerin derslerini rahat ve sağlıklı bir ortamda izleyebilmelerine olanak sağlayan modern derslikler ve amfiler bulunmaktadır. Bilimsel ve kültürel etkinliklerde kullanılan, her türlü teknik donanıma sahip, 450 ve 150 kişi kapasiteli iki salondan oluşan amfi, Çukurova Üniversitesi’nin ilk Rektörü Prof. Dr. Mithat Özsan’ın adını taşımaktadır. Prof. Dr. Mithat Özsan Amfisi, geniş fuayesiyle sergilere de ev sahipliği yapmaktadır. Ziraat Fakültesi Akif Kansu Salonu da 150 kişilik kapasitesiyle bilimsel ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yaparken Zootekni Amfisi olarak bilinen ve yeniden düzenlenerek Afife Jale adı verilen döner sahneli 120 kişilik çok amaçlı salon sanat etkinlikleri için önemli bir mekan olarak hizmet vermektedir. Ayrıca Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde de 360 kişilik bir konferans salonu bulunmaktadır. Kampusta yer alan ve çağdaş mimarisiyle dikkatleri çeken 3.500 kişilik Açık Hava Tiyatrosu da başta konserler ve tiyatrolar olmak üzere çeşitli etkinliklerde kullanılmaktadır.

Modern mutfak ve servis donanımına sahip Merkezi Kafeterya’da öğrenciler,öğretim üyelerimiz ve üniversitemiz çalışanlarına öğle yemeği sunulmaktadır. Merkezi Kafeterya; akademik ve idari personel ile öğrencilerin yemek yediği salonlardan oluşmaktadır. Kafeterya aynı anda 10.000 kişiye hizmet verebilecek kapasitede olup, sunulan yemekler beslenme uzmanlarınca, kalori hesapları yapılarak belirlenmektedir. Merkezi Kafeterya’nın öğrenciler için ayrılan salonu, çeşitli etkinlikler için de kullanılmaktadır. Kampusta ayrıca, öğle yemeği servisi yapan ve sürekli denetlenen öğrenci kafeteryaları, büfeler ve kantinler bulunmaktadır. Müzik eşliğinde , nezih ve hoş bir ortamda gece geçirmek isteyenlere ise kampus girişindeki restoranda hizmet verilmektedir.

Çukurova Üniversitesi Balcalı Kampusü’ne ulaşım özel toplu taşıma araçlarıyla yapılmaktadır.

Balcalı Kampusu’nda yer alan Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı, 1.608’i kız, 1204’ü erkek olmak üzere, toplam 2.812 yatak kapasiteli Fevzi Çakmak Yurdu öğrencilere barınma olanağı sağlamaktadır. Kent merkezinde ise yine Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı, 544 öğrenci kapasiteli Hacı Sabancı Kız Öğrenci Yurdu ile, 418 öğrenci kapasiteli Sümer Erkek Öğrenci Yurdu hizmet vermektedir. Yurtlar, öğrencilerin her türlü gereksinimlerini giderebilecekleri olanaklara sahip bulunmaktadır.

Üniversitemiz Rektörlüğü’ne bağlı Güzel Sanatlar Bölümü ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na bağlı olarak çalışmalar yapan Kültür Sanat Merkezi, öğrencilerin boş zamanlarını ilgi alanlarına göre değerlendirmekte, onları yeni alanlara yönlendirmekte, dinlenme ve eğlenme olanakları yaratmaktadır. Güzel Sanatlar Bölümü ve Kültür Sanat Merkezi’ne başvuruda bulunan öğrenciler, uzman ve deneyimli öğreticiler tarafından çeşitli sanat dallarında eğitilmekte, yeteneklerini geliştirmeleri sağlanmaktadır. Öğrenciler, yıl sonlarında konserler, gösteriler ve sergiler düzenleyerek emeklerini yöre halkı, arkadaşları ve üniversitemiz mensuplarıyla paylaşmaktadırlar. Kültür Sanat Merkezi binasında ayrıca, Öğrenci Konseyi ve öğrenci kollarına ait çalışma odaları da bulunmaktadır. Kampusta, saat kulesi altındaki Kültür-Sanat Merkezi binasında bulunan Cep Sineması mevcuttur. Üniversitemizde ayrıca; öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerle bir araya gelmelerini, boş zamanlarını değerlendirmelerini sağlamak, eğitim ve öğretimlerine katkıda bulunmak amacıyla kurulan 29 öğrenci kolu bulunmaktadır. Öğrenci Kollarının katılımıyla düzenlenen Bahar ve Spor Şenliği ise her yıl Mayıs ayında gerçekleştirilmektedir.

Balcalı Kampusu’nda kapalı yüzme havuzunun dışında , spor ve cimnastik salonları; çim ve halı futbol sahaları, voleybol, basketbol sahaları, tenis kortları ve atletizm alanlarıyla , Seyhan Baraj Gölü kıyısında kürek, kano ve yelken sporuna uygun kayıkhane yer almaktadır. Çukurova Üniversitesi Spor Kulübü ise Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğretim üyelerinin de desteğiyle 16 branşta 650 aktif sporcusu ile üniversitemizi başarıyla temsil etmektedir. Çukurova Üniversitesi Spor Kulübü’nün; Basketbol, Bisiklet, Futbol, Hentbol, Masa Tenisi, Sualtı Sporları, Tenis, Voleybol, Yelken, Yüzme, Dağcılık, Kürek, Taek-wondo, Su Kayağı, Satranç, Kano Rafting branşlarında şampiyonlukları ve dereceleri bulunmaktadır.

21 Mart 2012 Çarşamba

Adana'nın Eşsiz Yemekleri


İçli Köfte


Adana Kebap


Sarmısaklı Köfte


Sıkma


 Şırdan

TARIM
Denize açılan kapı olan Adana, Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin meydana getirdiği Çukurova'nın merkezinde yer almaktadır. Nehirler ilde Seyhan, Kozan ve Çatalan Barajlarını kazandırmış ve çok verimli alüvyonlu toprakların oluşmasını sağlamıştır. Coğrafi konumu, iklimin uygunluğu tarımsal yönden de avantaj sağlamıştır.
Mevcut Topraklar
Adana'nın yüzölçümü 1.403.000 hektar olup; bu arazinin,
539.000 hektarı işlenen tarım arazisi,
48.970 hektarı çayır ve mera,
547.730 hektarı orman-çalılık ve fundalık,
235.300 hektarı dağlık-taşlık,
13.000 hektarı yerleşim alanı,
19.000 hektar alan ise su yüzeyleridir.
Tarım Arazilerinin Dağılımı
Hektar
Tarla
445.180
Meyve
44.406
Sebze
37.435
Nadasa Bırakılan Alan
11.979
Toplam Tarım Alanları
539.000
Oldukça verimli olan Çukurova topraklarında II. Ürün olarak Mısır, fıstık, soya, ayçiçeği gibi ürünler ile sera ürünlerinin ekim alanları giderek artmaktadır. Ayrıca bağ ve bahçecilik konularında modern yöntemlerle çalışmalar yapılmakta, üzüm, kiraz gibi meyve üretimi geliştirilmektedir.
Türkiye'nin en gelişmiş tarım bölgesi olduğu gibi, modern tarım ağaçlarının en çok kullanıldığı ildir. Yüzölçümünün % 39'u tarıma elverişli ve çok bereketlidir.

Adana'nın bereketli ovalarından; traktör, diğer modern tarım araçları, sulama, gübreleme, ıslah edilmiş tohum ve ilaçlama ile senede bir kaç defa ürün alınmaktadır. Sulanan araziler her sene artmaktadır.

250 bin tona yaklaşan saf pamuk ile Türkiye'nin pamuk üretiminin dörtte biri buradan sağlanır. Pamuğun Akala ve Cocker türleri yetişir. Adana, pamuk ambarı olduğu gibi; tahıl, susam, kavun, karpuz, turfanda, sebze, arpa, yulaf, baklagiller, şeker kamışı, üzüm, incir, tütün, pirinç, yer fıstığı ve turunçgiller bakımından da önemli bir yer tutar.


.

TÜRKİYE'NİN ÜRÜN AMBARI

Cumhuriyet'ten önce tarımsal faaliyetler yok denecek kadar az yapılıyordu. Burada yaşayanlar kendilerine yetecek kadar buğday, mısır, yulaf, arpa ve benzeri gibi tarımsal ürünler yetiştirirken, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın geldiği 1833-1840 yılları arasında tarımda büyük bir gelişme olmuş onun gelirken birlikte getirdiği Mısır'ın yerli halkı, Adana ve yöresinde yoğun bir tarım faaliyetine geçmişlerdir. Bunlar özellikle bağ-bahçe ve pamuk ekiminde etkili olmuştur. Göçerlerin zorunlu olarak yerleşik düzene geçmeleri, bunlara arazi verilmesi ile birlikte ekili-dikili yerlerin oranı artmaya başlamıştır. 1800'lü yılların sonuna doğru da Çukurova makinalı tarıma geçmiştir.
Cumhuriyetle birlikte yeni kurulan hükümet tarıma büyük bir önem vermiştir, köylüden alınan ağır vergileri ortadan kaldırmış, böylece tarımı teşvik etmiştir. 1950'li yıllardan itibaren traktör sayısının artması, 1956 yılında Seyhan Barajı'nın açılması, tarımsal mücadelenin başlaması ile birlikte tarımsal arazi artış gözlenmiştir. 1970'li yıllarda sulama kanallarının açılması ile birlikte sulanabilir arazide artış olmuştur. 1980'li yıllarda II. Ürün uygulamasına geçilmiş ve 1,5 milyon dekar alan değerlendirilmiş, soya, mısır, yer fıstığı ekim alanlarında büyük bir artış olmuştur. Özellikle son üç yılda yapılan çalışmalarda ova bölgesinde, sebzecilik, meyvecilik ve özellikle seracılık konusunda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Sera üretiminde alçak ve yüksek örtü üretimi yapılan alanlar hızla artış göstermiştir.
Toroslar da ve vadilerinde ise meyvecilik, bağcılık ve hayvancılık konularında projeler uygulanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda meyvecilik %35, bağcılıkta %40, sebzecilikte %30 artış sağlanmıştır. Bu yıllarda tohum şirketlerinin mısır ve soya tohumlarını ithal etmesiyle Çukurova üreticisi alternatif ekim olanağına kavuşmuştur. Çukurova'da narenciye ekim alanları genişlemiş ve üretici için pamuk ve buğdaya ilaveten önemli bir gelir kaynağı olmuştur.

1930-1940 yıllarında tarıma ve tüketime dayalı sanayileşme ile başlayan sanayi faaliyetleri 1940 yılından itibaren büyük ölçekli fabrikalar olma sürecine girmiştir.

1950'li yıllarda hızlı kentleşmeye bağlı olarak inşaat malzemesi üreten fabrikalar da faaliyete başlamıştır. 1956 yılında Osmaniye, Gaziantep, İçel Konya yollarının birinci sınıf yol durumuna gelmesi Adana'nın transit merkez olmasını sağlamış ve ilin önemi artmıştır. Aynı yıllarda Seyhan Hidroelektrik Santrali Çukurova Elektrik A.Ş.'ye devredilmiştir. 1960'lı yıllarda çeşitli sektörde birçok fabrika faaliyete geçmiş, 1970'li yıllarda ise sanayi sektöründe holdingleşme başlamıştır. Bugün Sasa, Çukurova Elektirik, Marsa, Bossa, Güney Sanayi, Temsa, Adana Çimento, Çukobirlik, Mensa, Pilsa, Güney Biracılık, Paksoy, Özbucak ülke genelinde faaliyet gösteren 500 sanayi kuruluşu içinde yer almaktadır. Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda Adana'da 2 iplik ve dokuma fabrikası var iken bugün 25 ve daha yukarı işci çalıştıran işyeri sayısı 189'a çıkmıştır.

Adana Köprü Başı


14 Mart 2012 Çarşamba

TURİZM

                                                             TURİZM
Binlerce yıllık tarihi geçmişi, bu geçmişten günümüze kalan sayısız tarihi eserleri, Yumurtalık ve Karataş sahillerinin doğal güzelliği ile Torosların yemyeşil yaylaları, şifalı suları, bitki ve hayvan türleri bakımındın çeşitliliği ile Adana büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
İlimizin kuzey ve doğusunu kaplayan Toroslar, dağ sporları, trekking ve av turizmi açısından çok uygun bir doğal ortama sahiptir. Ayrıca sayısız yaylalarıyla da yayla turizminin gelişmesine son derece elverişlidir. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin yarattığı deniz kulakları ve sazlık alanlar eko turizm açısından sınırsız olanaklar sağlamaktadır.
Yazları oldukça sıcak geçtiği için, yöre halkı açısından yaylada yaz geçirmek neredeyse bir zorunluluk olmuştur. Yaylalarda kampçılık, sağlık, turizmi, ırmak ve kano turizmi, mağara turizmi ve av turizmi gibi alternatif tuzimler bulunmaktadır.
Seyhan nehrinin yarattığı Tuzla ve Akyatan gölleri ile Ceyhan nehrinin yarattığı Ağyatan gölü, Ceyhan ve Yumurtalık dalyanı ile bunlara bağlı diğer lagünler, nadir kara ve deniz canlılarıyla, kuşların ürediği ve barındığı alanları oluşturmaktadır. Bu lagün ve dalyanların dışındaki alanlar da "Kıyı Turizmine" ve "Yat Turizmine" elverişli bölgelerdir.
Bunların dışında; Çukurova'nın iç kesiminin bir diğer potansiyeli de canlı ekonomik yaşantısıdır. Adana, bölgenin en büyük kenti ve iş merkezi olduğu gibi, gelişmiş üniversitesi, gelenekselleşmiş sosyal etkinlikleri ile de önemli ölçüde "İş ve Kongre Turizmi" potansiyeline sahiptir.
Tarihi eser yönünden oldukça zengin olan ilimizde Tepebağ höyüğü, tarihi Büyük Saati, camileri, kervansarayları, bedestenleri ve mozaik müzesi görülmeye değer yerleridir.
Adana ilinde toplam 65 adet büyük çaplı sit alanı tescil edilerek ilan edilmiştir. Bu sit alanları içinde; Kozan Merkez ve Seyhan ilçe merkezi gibi kentsel sitler, Misis, Magarsus, Anavarza gibi Arkeolojik Sitler, Ağyatan-Akyatan Yumurtalık'la Lagünü gibi doğal sitler bulunmaktadır.
Adana’da her uygarlık kendi kültür çeşitliliğini bir sonrakine aktararak bir kültür mozayiği oluşturmuştur. Hititler, Romalılar, Araplar, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlılar, Türkmen ve Yörük aşiretlerinin yöre kültürünün çesitlenmesine katkıları olmuştur. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Adana ovasında yerleşimin yoğunlaşmasıyla tarımda ve sanayileşmede büyük atılımların olması, yörenin kültüründe büyük değişiklikler yaratmıştır.
Çok değişik uygarlıkların yaşamına sahne olan Çukurova'da Folklorunda zengin olması doğaldır. Tarihin çok eski çağlarında yaşayan medeniyetlere ait folklor ürünlerinin hangilerinin bugüne kadar yaşadığı, hangilerinin folklor verimi ile bütünleştiğini saptamaya olanak yoktur. Anadaolu folklorunun genel karakteristiği yöre folklorunda da, bazı değişikliklerle aynen görülmektedir. Adana köylerinin bir kısmına hakim olan giyim tarzı, düğünler, cirit, güreş, sinsin gibi oyunlar varlıklarını devam ettiren folklor özellikleridir.

ADANA
Adana’da her uygarlık kendi kültür çeşitliliğini bir sonrakine aktararak bir kültür mozayiği oluşturmuştur. Hititler, Romalılar, Araplar, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlılar, Türkmen ve Yörük aşiretlerinin yöre kültürünün çesitlenmesine katkıları olmuştur. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Adana ovasında yerleşimin yoğunlaşmasıyla tarımda ve sanayileşmede büyük atılımların olması, yörenin kültüründe büyük değişiklikler yaratmıştır.

İLÇELERDE BULUNAN ESERLER
ALADAĞ
Akören Kalesi
Mazilik Ören Yeri ve Kalesi
Postyağbasan Kalesi
3 adet Kilise

CEYHAN
Kurtkulağı Kervansarayı : 1711’de yapılmıştır.
Yılankale : Kilisesi ve sarnıcı bulunan kale Sahmeran Kale olarak da anılmaktadır.
Ulu Cami : 1868’de yapılmıştır.
Sirkeli Höyüğü : Tepebağ’dan sonra bölgenin en büyük höyüğüdür.
Muradiye Cami : 1912-1720 yılları arasında yaptırılmıştır.
Durhasan Türbesi : 1717-1720 yılları arasında yaptırılmıştır.
Dumlu Kalesi : Asur, Pers, Roma kalıntılarına rastlanmaktadır

FEKE
Feke kalesi : 12.yüzyılda Bizanslılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.

İMAMOĞLU
Koyunevi Mozaik Alanları
Yeraltı Sehri

KARAİSALI
Yer Köprü Mağarası
Milvan Kalesi : Karakılıç köyü yakınlarında bulunmaktadır.

KARATAŞ
Yanık Kilise (Karakilise Kalıntısı) : Romalilar tarafindan yapılmıştır.
Antik Magarsus Kilisesi : Romalilar döneminde yapılmıştır.
Menzil Hani Kalintisi : Osmanlılar tarafindan 1782 yılında yaptırılmıştır.
Tarihi Han Kalıntısı : Osmanlılar 1608 de yaptırmıstır.
Amfi Tiyatro : Romalılardan kalma tiyatro kalıntılarıdır.

KOZAN
Kozan Kalesi : Asurlular tarafından yapılmıştır.
Bucak Kalesi : Ortaçağ döneminde yapılmıştır.
Hoskadem Cami : Mısır Kölemen Sultanı Abdullah Hoskadem tarafından 1448 yIlInda yaptırılmıştır.
Pelesel Manastırı Kalıntıları : Ermeniler tarafından yaptırılmıştır.
Anavarza Kalesi ve Kalintilari : M.Ö. 9. yy. Da Asurlular tarafindan yapılmıştır. Romalilardan kalma iki su kemeri, tiyatro, saray, tapınak, hamam kalıntıları, kaya mezarları, frenkslerle süslenmiş mezarlar kilise ve sarnıç bulunmaktadır.

POZANTI
Kızıl Tabya : Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Ak Tabya : Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Yakarpınar Köprüsü : Yörenin en eski köprüsüdür.
Anaşka Kalesi : Müslüman ve Araplarca "Rus-Nuş-Sekaribu"diye de bilinir.

SAİMBEYLİ
Saimbeyli Kalesi : Ortaçağ da yapılmıştır."Kara Kilise" de denir.

SEYHAN
SEYHAN: Tepebağ Höyüğü : Bölgenin en büyük höyüğüdür.
Taşköprü : 117-138 yıllarında yaptırılmıştır.Şehir merkezindedir.319 metre uzunluğundadır.
Bebekli Kilise : Saint Paul Katolik kilisesidir. 1880-1890 yıllarında yapılmıştır.
Saat Kulesi : 1881'de yaptırılmıştır.
Bedesten : Ramazanoğulları tarafından 16. yy. da yaptırılmıştır.
Ulu Cami : Ramazanoğulları tarafından 1541 yılında yaptırılmıştır.
Yağ Cami : 1501 yılında kilise iken camiye çevrilmiştir.
Yeni Cami : 1724 yılında yaptırılmıştır.
Kemeraltı Cami : 1599 yılında yaptırılmıştır.
Akça Mescit (Ağca Mescit) : 1489 yılında yaptırılmıştır.
Çarşı Hamamı : 1529 yılında yaptırılmıştır.
Irmak Hamamı : Eski bir Roma hamamı üzerine yaptırılmıştır.
Gön Hanı Kapısı : Adana Arastası ile yan yanadır. Bugün sadece birkapı bulunmaktadır.
Bahri Paşa Çeşmesi : 1890'da yaptırılan ve imar çalışmaları nedeniylekaldırılan çeşmenin aynısı 1993 yılında yeniden yaptırılmıştır.
Ramazanoğlu Konağı ve Harem Dairesi : 1489 yılında yaptırılmıştır.
Hasanağa Cami ( Hasan Kethüda) : 1558 yılında yaptırılmıştır.

TUFANBEYLİ
TUFANBEYLİ: Şar Harabeleri : Tarihte Hititlerin merkeziydi.
Amfi Tiyatro : Romalılardan kalmadır.
Kilise Kalıntıları : Bizanslılardan kalmadır.
Kaya Kabartmaları: Hititliler tarafından yapılmıştır.

YÜREĞİR

(Misis, Mopsuhestia)İlk ve ortaçağda önemli bir yerleşim merkezi olan Yüreğir ve yöresinde eski eser olarak köprü ve höyük, yer mozaikleri ve su kemerleri, hamam ve kervansaray bulunmaktadır.

YUMURTALIK
Ayas Kalesi
Süleyman Kulesi
Markopolo İskelesi